7 Ocak 2013 Pazartesi

İNSANLAR...

İnsanlar... nasıldırlar ki? Şöyle ifade edeyim en azından bir ön bilgi olması açısından.. İnsan dediğimiz yaratık, düşünebilir, konuşabilir, başarabilir, yapabilir, çoğu zaman da bütün her şeyin içine edebilir en zaafsız biçimde.  İnsan ırkına has özelliklerden birisi de şerefsizliktir. Örneğin, her şeyin en iyisini kendine layık görürken, ve gerek kazancı, gerekse diğer durumları yerindeyken, yine de yalancılığa ve dolandırıcılığa başvururlar. Bu durum aslında onların karekteri ya da hamurlarına işlenmiş bir kötü hal değildir. Daha çok doyumsuzluk ve eziklik hissiyatının bir getirisi olarak karşılarında durmaktadır.

Açıkçası şunu söylemek istiyorum... yeryüzünde bu kadar komprador, bu kadar ezik, bu kadar faşist ve bu kadar hak yiyen aciz insan kendine insanlık sıfatını yakıştırıyorsa ve birçok hususta en şaşırtıcı biçimde başarılı olabiliyorsa ki bu şaşırtıcılık başkalarının elleriyle şekillenir hep, o zaman ben insanlık sıfatından dünyalar kadar uzak olduğumu beyan eder ve bu durumla gurur duyarım.

Nedir ki bir hakkı gasp etmek, bile bile gözünü yaslandırıp görmezden gelmek? Bu ancak insan ırkına has bir özellik... İnsanlar böyledirler; hak yerler, yeraltının en karanlık ve en korkulası mahlukatları onların kalbinde dolaşır durur. Öyle pis yaratıklar vardır ki yeraltında, ne kimse görmüştür ne de isimlendirilmişlerdir... Keza bu mahlukatlar ah! bir görseler insan ırkının kalbinin ya da beyninin içinde dolaşan diğer yaratıkları... bu noktadan sonra onların ne derece bir korku kapanı içine gireceklerini yazmama gerek yok zira.

Çelişki ve şüphe insanoğlu için düşünsel durumların temelini oluşturur. Çelişki ve şüphenin kendi başlarına becerileri ve faydaları insanoğlunun yapıp, yapabileceklerinin çok fazla üstünde olduğundan şüphe duymak yersiz. Zira bu iki gelişim aracının insan ırkının elinde nasıl bir araca dönüştüğünü ya da şöyle diyelim, nasıl bir silaha dönüştüğünü ancak ona yaklaştıkça anlayabilirsiniz. Çelişki ve şüphenin insan ırkı için silah olması şuradan gelir: Yalan, en hızlı ve en delici ve en büyük mermidir!

Onların her şeyi aslında yalandır. Görünen yüzleri altında kaynaşan magmalar, cehennem zebanileri arasında geçen savaşmalar, bunların hepsi onun ardında olan, olağan şeylerdir. Pencereyi aralarsanız biraz, yahut perdeyiz azıcık, çok değil, azıcık çekerseniz hemen parlayacaktır kör edici, kötülük ışıkları gözlerinize doğru. Onlar, hiç çekinmeden ve şüphe etmeden ve çelişki duymadan bu silahı kullanırlar ve mermilerini bir çeşit merhamet ve olumlulama beyanatları ile kalbinize sıkarlar.

Aslında onlar hiç suçlu değildir bir taraftan... -bazılarına göre!- tüm suçlu kalbinizdir, tüm suçlu beyninizdir, çünkü yeteri kadar yalana ve riyaya alışkın değildir.