12 Kasım 2020 Perşembe

ŞÜKÜR

Diyebilirim ki insan adına konuştuğum zaman, büsbütün bir bina çöküyor üzerime. Ey bedenime saplanan demir çubuklar ve kemiklerimi kırıp, etlerimi ezen beton parçaları: Sizin anlamınız bu, biliyorum. Size değil, kendime kızıyorum ki bir dizge halinde, ulaştığım duraklardan tıka basa dolu geçen otobüslerin tek suçlusu benim.

Bir şölen bu, öyle anlaşılıyor, ey kardeşlerim: Yol çok uzun ve üzerinde değme fırtınalar, sularında girdaplar ve ormanlarında adı konulmamış kötülükler var. Hepsinden bir şekilde sıyrılıp geçtikçe, kendimize daha yakın olacağımız tek gerçektir. 

Peki ruhumuzun bütünlüğünü bozmadan nasıl sıyrılacağız? Bizi elleriyle uçurumun kenarına defalarca ve defalarca iten Tanrı'dan mı medet umacağız? Ya da Tanrı'ya fırsat veren, aforoz edilmiş ve lanetlenmiş Şeytan'dan mı? Ya da alemdeki canlı ve cansız tüm mahlukları bile şaşırtacak kadar yabani ve yıkımcı insandan mı?

Hayır! Hiçbirisinden değil! Şükür etmenin riyası içindeyseniz eğer, size hiç kimse yardım edemez. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder