27 Nisan 2012 Cuma

GERÇEK ŞU Kİ

Beş dakika durup düşünmek yerine, beş dakika içinde intihar etmek daha mantıklı değil mi çoğu zaman?

ÇIKMAZ SOKAK

Sustum. Sadece sustum. Dilime neler neler geldi; biri bana söylese kesin katil olurdum. Ama sustum. O zaman ben, birinin leşi olacak kadar kıymetli değilim... Biliyorum. Hani zehirli sarmaşıklar vardır. Çevresine yayılır; en olmadık yerleri işgal eder... İşte ben, öyle bir şeyim varlık açısından: - Acının yüreğinde yaşıyorum.

Kendimi buluşlarımı seviyorum. O vakitler daha katı, daha cani, daha duyarsız olmamam için hiçbir neden kalmıyor. Ben sustum. Sadece sustum. Dilimin ucuna gelenleri kılıç darbeleriyle döktüm dişlerimin kovuklarına. Kendimden haberim vardı ki, korumam lâzımdı birilerini. O, doymayan, unutmayan birilerini. Üstüme düşeni yaptım. Yüreğimin, zihnimin çeperine tuğladan duvarlar ördüm. Her tuğlanın altında bir şeylerimi bıraktım. Sonunda, büsbütün bir duvarın gölgesini aldım önüme: - Göremedim, anlayamadım, anlatamadım!


TAMAMSIZ

Bırak git diyor içimden bir şey
Bir başka şey, yine içimden
En içimden, ağır ağır bakışlarla
'Kal' diyor, sonuna kadar kal...
Ah, gecenin gölgesiz acıları
Üstümde yılların unutkanlığı
Sevmek istiyorum biraz da olsa
Sevmek; yani, yaşamak, yaşamak...

28 Nisan 2012 / 01.42 / H.İ.Y.