9 Kasım 2020 Pazartesi

NE ZAMAN SORABİLİRSİN

Ne zaman sorabilirsin ki

Durdurulmaz gücünle dünyaya 

Yaşamanın ve sevmenin ötesinde 

Yaşlı bir adam gibi uzaklara bakıp 

Ve veda edilmiş bir sevgili gibi

Uzaklara bakıp 

Tanrının kadrini sorgulayıp 

Şeytanın uçsuz tesellisine 

İnsanın kahreden ellerine 

Ve umudun titreyen ışıklarına 

Tüm gücünle muhtaç kaldığını?


Ey gecede ayrı gündüzde ayrı 

Ateşle ayrı suyla ayrı tutuşan 

Yalnızlığın kutsanmış bekçisi 

Acının onulmaz yargıcı

Sevdanın sürüngeni 

İnsanın ve kaderin efendisi

İçinden yanıyorsun, görüyorum 

Ne zaman sorabilirsin ki sen

Küllerinde korlar uçuşanlar der ki

- Ben unuttum zamanımı 

Zaman benim içimden geçti 

Geçti ki içimden bir yel gibi

Hiç mi hiç büyümedim 

Ne denizim dalgalandı 

Ne dalgalarım köpürdü 

Üşüdüm içimdeki ateşin önünde 

Ellerim, öpülmemiş yanaklarım 

Buz tuttu aynalar karşısında 

Ah! Gözlerim diyorum uzaklara bakıp 

Daha ne kadar uzağı göreceğim -


Bir şeytan işi bu

İnsanın ateşi harlanıyor düşündükçe...

Ne zaman sorabilirsin ki 

Kim söndürecek 

Kim yıkacak duvarını 

Ve kim inandıracak tekrar t a n r ı y a!